• izmir de izban derim
  • çok güzel bir harekettir. bir yandan kendinizi beslerken, diğer yandan çevredekilerin de zamanla canını çektirmeye başlarsınız.

    ayrıca toplu taşımada geçen zaman boşa geçen bir zaman olduğu için onu israf etmemiş oluyorsunuz.

    her yönden süper yani. o gördüklerinizden biri de benim. selam*.
  • kadıköy - kartal metrosunda başlamış. bak bunu söylediğin iyi oldu. ben de sana şunu söyleyeyim; vapur da bir toplu taşıma aracıdır ve 150 senedir falan istanbulluların hizmetinde. kitap okurken çay da içebilirsin üstelik, dene istersen.
  • avrupa'da da çok yaygın bir hadise değildir.
  • tüm gün işte çalıştıktan sonra eve geç saatte dönen ve eve gelir gelmez yorgunluktan bayılıp uyuyan kişinin, kitap okumak için sahip olduğu tek fırsatın işe gidip gelirken toplu taşımada geçen zamanını değerlendirmek olduğunu idrak edip, kullanmaya çalışma çabasıdır.
  • önyargımdan dolayı özür dilemem gerekiyor, laflar hazırlamıştım. "ulan kimseye zararı olmayan bu olayda bile eleştirecek bir şey bulabiliyorsunuz" demek üzere gelmiştim. özür dileyip, yukarıdaki entrylerde de bahsedildiği üzere benim için de ölü zamanı değerlendirme eylemidir.

    metroda yürüyen bantlarda falan görüyorum, yürürken kitap okumayı pek samimi bulmuyorum.

    peşin edit: önyargıyı ve tenkiti eleştirmeye geldi, tenkit etti gitti dersiniz arkamdan...*
  • benim kitabım benim kararım.
  • güzel bir haraket.

    ama bunun yerine yandaki kişiyle muhabbet kurulsa daha güzel olabilir. düsman gibiyiz sanki. metroda metrobüste gördüğum herkeste bir mutsuzluk, hepsi cansız gibi.

    okuyun, konuşun arladaslar..

    2 gün önce sehirler arası otobüste tanrı olmak isteyen otobüs şoförünü okumustum. 12 saatte bitti tabi, 3. koltkta olmak ayrı güzeldi, solda otobüs şoförü..
  • yapmadığı için kimseyi kötülemeyeceğim konu. zira bu devirde artık kitapların öyle ahım şahım bir olayı kalmadı. amaç kültürlenmek ise internet dediğimiz şey insanları epey kültürlendiriyor. kitaplar daha başka bir konu, kesin bir zorunluluk değil ama kitap okuyan adamı severim. üstelik toplu taşıma dediğiniz şey insanı korkunç seviyede yoruyor, hele hele istanbul gibi bir şehir aman aman. adam eline kitap alsa adam ne anlayacak, değil mi? ben mesela kolay kolay bir şey anlamıyorum.

    bu arada... eğer kadıköy kartal metrosunda kapının oraya yere ya da koltuğa oturmuş, neuromancer okumaya çalışan birini görürseniz o benimdir. enseme vurup "napıyon lan dı girit" derseniz hiç gücenmem. üniversite öğrencisi tipindeyim, genelde üzerimde siyah bir ceket oluyor, şu sıralar kahverengi bot giyiyorum, azıcık şişmancayım denebilir. muhabbet olur en kötüsü.
hesabın var mı? giriş yap